Menopoz, adetlerin kesilmesiyle oluşan doğal bir sürecin başlangıcıdır. Türkiye’de ortalama menopoz yaşı 48’dir. 40 yaş altını “erken menopoz”, 55 yaş üzerini de “geç girilen menopoz” yaşı olarak değerlendiriyoruz. Erken menopoz hormon tedavisini gerektirir, geç menopoz ise kendi hormonal aktivitesi fazla ve uzun süren kadınlarda oluşur. Başta genetik faktörler olmak üzere diğer hormon sistemlerinin dengesizliği, bir kısım ilaçlar, radyasyon, aşırı stres gibi sorunlar menopozun başlangıcını etkilemektedir.
Bazı kadınlarda menopoz aniden başlar, bazılarında ise önce düzensiz adet kanamaları, sonra menopoz oluşur. Menopoza girerken oluşan hormonal salgı düzensizliği nedeniyle hormon etkisine açık organlarda, özellikle rahimin içindeki tabakada ve göğüslerde bir kısım zararlı etkiler olabilir. Rahim içindeki tabakanın kalınlaşması rahim içi kanserine zemin hazırlayabilir. Bu arada olan aşırı kanamalar kişiyi halsiz bırakabilir. Rahim içinden doku örneklemesi yapılması gerekebilir. Kansızlıkta demir tedavisiyle destek yapılabilir. Kanama bozukluğu veya rahim içinde hücre bozulmaları başlangıcı durumunda zararı önleyici hormon tedavisi gerekebilir.
Psikolojik sıkıntılarda antidepresif tedaviden, ateş ve ter basmasında düzenli östrojen kullanımından fayda alınabilir. Menopoza girerken yapılan hormon tedavisi sırasında eski adet düzeni bir müddet daha sağlanabilir. Bu hanımlar ilk kez kemik yoğunluğu tayini yaptırabilirler, kalsiyum benzeri tedaviler başlanabilir.
Mamografiler menopoza kadar 2 yılda bir iken menopozdan sonra yılda bir’e düşer. Mammografiyle birlikte meme ultrasonu yapılması teşhisi tamamlar.
Kısacası, kadın hayatında ergenlik ve beraberindeki tıbbi-sosyal sıkıntıların benzeri menopoza girilirken de yaşanabilir, bu sebeple başta kadın-doğum uzmanı olmak üzere doktor kontrollerinin sıklaşması doğaldır. Bunu, uçağın iniş-kalkışı sırasında otomatik pilottan çıkılmasına benzetebiliriz. Menopoz başladıktan sonra durum kontrol altına alındığından normal bir takip başlayabilir.
Er veya geç bu süreç başladığında, hanımların normal günlük yaşamlarını bozmadan, egzersiz ve doğal beslenmeye önem vererek, sosyal ilişkilerini daha da geliştirerek, ailesiyle de mutlu olmaya devam ettiği sürece, geçiş döneminin çok daha sıkıntısız olacağını bilmekteyiz.